Pfizer’de sınav ve mülakat tecrübesi

Üniversiteden beri aklımda hep İstanbul’da, büyük ve ülke çapında tanınan bir şirkette çalışmak vardı. Çok ama çok arzu ettiğim İş Bankası Müfettiş Yardımcılığı’nda son mülakatta elenmiştim. Gözümü özel sektördeki diğer büyük şirketlere diktim. kariyer.net ve yenibiriş.com üzerinden başvurularım tüm hızıyla devam etti, haftada dört mülakata gittiğim oluyordu.

İnternette hakkında çok sayıda olumlu yorum okuduğum şirketlerden biri de Pfizer idi. İstanbul’da yaşayanlar ya da bu şehri tanıyanlar bilir: Pfizer’in Ortaköy’de efsane olmuş bir yerleşkesi vardır. Yerleşke diyorum çünkü bina tanımı yetersiz kalıyor. Oldukça büyük bir alana kurulmuş, labirent gibi koridorlarıyla devasa bir yer.

Pfizer’de görüştüğüm pozisyon Departman Asistanlığı idi zannediyorum. Mülakat sürecine geleceğim fakat önce türünün son örneği olan sınavlarından bahsetmek istiyorum.

Pfizer’in sınav çılgınlığı

Normalde bir şirketin sınavı ne kadar sürer? Bir, bilemediniz iki saat. Pfizer kendini aşmış, dört saat süren bir sınav yapmıştı! Yine orta büyüklükteki bir odayı dolduracak sayıda adaydık. Sınavda yine önce grafikli sorular vardı ve hatırladığım kadarıyla oldukça basitti. Bir P&G‘nin ya da Eczacıbaşı’nın yaptığı sınavların yanından bile geçmez. (Bu noktada bir pişmanlığımdan bahsetmek istiyorum. Sınav sorularını şu an haliyle hatırlayamıyorum, her yazıda da keşke o dönem açsaymışım bu blogu da soruları da yazabilseymişim diyorum!)

Pfizer’in sınavının en ilginç bölümü kesinlikle kendi İngilizce sınavlarını yapmalarıydı. Pfizer olabilirsin tamam da yani benim IELTS skorum o dönemde 7.0 idi (şu an ki skorum 8.0. IELTS’e nasıl hazırlandığımla ilgili de bir yazı yazacağım) Adama Pfizer de olsan sen kimsin ki IELTS’i ya da TOEFL’ı tanımıyorsun diye sorarlar. Özellikle belirteyim ki sınav aşırı derecede kolaydı. 

Karşılaştırabilmeniz açısından şöyle söyleyeyim, IELTS skoru 5 ya da 5.5 olan bir insan o sınavda neredeyse tüm soruları yapabilir. Sadece ‘speaking’ bölümü yoktu. Hele bir ‘listening’ bölümü vardı ki evlere şenlik.. Uyduruk bir CD çaları getirdiler, önde bir masanın üstüne koydular, oradan dinleyip yaptık.

Dört saatlik sınavın ardından çıktığımda ‘Bu neydi yaa ben ÖSS’de bile bu kadar yorulmadım’ dediğimi hatırlıyorum.

İlk mülakat

Sınavım iyi geçtiğinden kısa bir süre sonra aradılar ve ilk mülakat için davet ettiler. Mülakatım sabah 9’daydı, gittim son derece güler yüzlü ve düzgün konuşan bir bey ile görüştüm. Önce kendisini tanıttı, bana kendimi sordu işimden neden ayrıldığımı öğrenmek istedi (Evet, istifa etmişliğim de var, onu da yazacağım :) Mülakatın olumlu sonuçlanması halinde beni ikinci mülakat için arayacaklarını söyleyip gönderdi.

İkinci mülakat

O dönem yaşadığım ev taksi ile Pfizer yerleşkesine sadece 10 dk uzaklıktaydı. Mülakattan çıktım, hemen taksiye binip evime geldim, üstümü değiştirdim ki telefonum çaldı.. İkinci mülakat için davet ettiler ve kiminle görüşeceğimi söylediler. Tabii, çok memnun oldum ama beni korkutan her zaman ikinci mülakattır. İkinci mülakatı yapan kişi pozisyonun açıldığı departmanda çalışan bir bayan ise, hele bir de bir iki kademe yükselmiş biraz kıdemli bir çalışan olmuş fakat bunu hazmetmeyi becerememişse vay halinize..

İkinci mülakat için gittiğimde, görüşeceğimi söyledikleri kişinin bir yakınının rahatsızlandığını ve onun yerine departmandaki bir başka kişiyle görüşeceğimi söylediler. Labirent gibi bir sürü koridordan geçtik, normalde yön duygum çok gelişmiştir ama o ofisi bir daha hayatta bulamam! En sonunda geldik, görevli İK personeli beni mülakatı yapacak kişiye teslim edip gitti. Hemen yukarıda anlattığım profile sahip bir arkadaş var karşımda. Muhtemelen aramızda çok yaş farkı yok. Ben odaya girdim, elini sıktım oturdum ve arada negatif rüzgarlar esmeye başladı bile.

Klasik soruları sordu.. Üniversite’den hemen sonra yaklaşık 8 aylık bir boşluğum olmuştu. O dönemde bir projede yer aldım, projenin son aşamasında da projenin gerçekleştirildiği şehirdeki küçücük bir firmada göstermelik bir stajım oldu. Projenin adı oldukça büyük olduğundan ve ilk iki aşaması yurtdışı tecrübe de dahil birçok yararlı eğitim içerdiğinden CV’me yazıyorum. Gelin görün ki mülakatı yapan hanımın memleketi o şehir çıktı ve şirketi de biliyordu. Zaten birbirimizi sevmemişiz, üstüne bir de o küçük şirketi duyunca hemen burun kıvırdı. Zannedersin ki kendisi Harvard mezunu stajını da GlaxoSmithKline’ın merkezinde Londra’da yapmış. Böyle bir profili olmadığını Google’da yaptığım araştırmalardan bildiğim için rahatlıkla söylüyorum ki bana kalırsa böyle tecrübeleri olsa dahi mülakatta kimseye bahsettiği bir şeyin beğenilmediği belli edilmemeli.
Son cümlelerimiz klasik bağlayıcı cümleler oluyor. Kendisi de işten çıkmaya hazırlandığı için zaten acelesi var ve pek de uzatmıyor. Olumlu olursa beni arayacaklarını söylüyor, ben de içimde ‘hıhı eminim öyledir sivri zeka’ diyorum ve çıkıyorum.

Pfizer’den sürpriz telefon

Elbette ki arayan soran olmuyor. Aradan dört ya da beş ay geçtikten sonra telefonum çalıyor. Bu sırada yeni işime başlamışım. Beni finans birimindeki bir pozisyon için davet etmek istediklerini söylüyorlar. ‘Teşekkür ederim iş arayışım devam etmiyor’ diyip kapatıyorum.

O zaman bu cevabı hiç düşünmeden vermiştim ama şu an bir hata olarak görüyorum. Mevcut işinizden ne kadar memnun olursanız olun mülakat davetlerine mümkün olduğunca gidin. Hele bir de siz başvuru yapmadan çağrıldıysanız. Nereden nasıl bir fırsat yakalayacağınız asla belli olmaz. Artık kabul etmeyeceğim işlere bile sırf mülakat becerilerimi yitirmemek ve piyasadaki maaş skalasından uzaklaşmamak için gidiyorum.

2 yorum:

  1. İş Bankası müf. yrd. sınavına girmiş biri olarak 4 saat size uzun gelmemeliydi :)

    YanıtlaSil
  2. Çok Teşekkürler Güzel Yazı.

    YanıtlaSil