MUDO: Bir mülakat faciası



İstanbul’a yeni taşınmışım sayılır. İşimden istifa etmişim, hesabımdaki para tükenmek üzere.. Babamdan para istemek istemiyorum, (adam büyütmüş, okutmuş daha ne yapsın diyorum), ‘en azından ev kiramı ödeyebileceğim bir işe gireyim de sonra yine iş aramaya devam ederim’ diye düşündüğüm bir dönemdeyim.

Bu mantıkla genelde çok fazla para kazandırmadığını bilmekle beraber yabancı dilime güvendiğim için ithalat ihracat operasyon işlerine de başvurmaya başlamıştım. Geri dönüş aldığım şirketlerden biri de Mudo idi. 

Arayan İnsan Kaynakları yetkilisi son derece kibar, bana telefonda işten bahsedip mülakata davet ettiklerini söyledi ve mail adresime iletişim adreslerini yolladı.

..ve ilk şok. Adres Avcılar tarafında bir yerler. Hatırladığım kadarıyla bir de Tuzla’da yerleri var. Evim İstanbul’un bir ucunda, Avcılar diğer uçta. ‘Servis olsa da çekilmez yani harcayacağım o enerjiyle biraz daha iş bakarım’ diyorum ama Yaşanmış Mülakat Tecrübeleri’nde de bahsettiğim gibi bazı mülakatlara sırf tecrübe olsun diye gitmişliğim vardır. Bir de tabii güzel para teklif ederler mi acaba sorusu aklımda dolaştığı için : )

Metrobüsle Avcılar’a gittim, indim bir de ya minibüse bindim ya da yürüdüm hatırlamıyorum resmen tozun toprağın içinde rezalet bir yere geldim. Bina güzel de çevre felaket. 

Mülakat saat ikideyse ben ikiye beş ya da on kala orda oldum. Suratsız bir danışma görevlisi var sanki bana Dünya Ticaret Merkezi’nde çalışıyor. (Bu arada P&G’de danışmada çalışan kadın da çok suratsızdı bunların havası neye anlamıyorum) Beni beş karış suratla bir odaya aldı, yine o saçma uygulamayla bana form doldurttular, odada benimle beraber birkaç kişi daha vardı ama hepimiz aynı pozisyon için görüşmeye gelmemiştik.

Saat çeyrek geçiyor çağıran yok, 25 geçiyor yok, buçuk oluyor yok. Zaten mekanı sevmemişim iyice sinir oluyorum. Tam kendi kendime ‘14:45’e kadar bekleyeyim çağırmazlarda gideyim’ dedim ki 42 geçe falan bi kadın sallana sallana geldi. Son derece lakayt, sanki ben onun babasının oğluymuşum da beklemek zorundaymışım gibi gevşek tavırlar vs. İyice beni tav etti.

Bir odaya geçtik. En azından bir ‘kusura bakmayın sizi beklettik’ de değil mi? O bile özür olamaz da en azından insanın siniri geçer biraz. Yok, gayet rahat bir şekilde ‘Nasılsınız?’ dedi ben de ‘45 dakikadır beklediğim için pek iyi değilim açıkçası” dedim, o sağ kaş bi kalktı “hmmm” anlamında ki zaten mülakat o andan itibaren iki taraf için de “hadi bitsin de gidelim” havasına büründü.

Mudo Concept’in tüm ürünlerinin Çin’den geldiğini ve ithalat kısmında bir elemana ihtiyaçları olduğunu söyledi. Kendileri de “Made in China” olmuş zaten. Toplamda bakıyorum ki;

  •  İşi sevmemişim 
  •   Kadını sevmemişim
  •   İş yerini sevmemişim
  •   Para konuşulmadı ama maaşın iki bin olduğunu bile sanmam,

'Ben paşa paşa evime gideyim de iş bakayım' diyorum kendi kendime. Sonrası malum;

El sıkışma, ‘Biz sizi ararız’, karşılıklı teşekkür ve kapanış. 

İşe başladıktan sonra şartlardan çok memnun olunmasa da hem iş aramak zor geliyor  hem de iyi kötü bir düzen oturtmuş oluyorsunuz ve sonuçta oraya çakılıp kalabiliyorsunuz. Benim tavsiyem eğer ki paraya çok çok acil ihtiyacınız yoksa, kendinize biraz esneme payı ayırabiliyorsanız hemen ilk görüşmeye atlamayıp iş aramaya biraz daha devam etmeniz yönünde.


İş başvurularıma neden geri dönülmüyor?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder